-
İsa IRMAK
Tarih: 06-06-2024 09:03:00
Güncelleme: 07-06-2024 22:19:00
Haccın Fazileti
Bütün insanlara haccı ilan et. Gerek yaya olarak, gerek her uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. (Hac/27)
Katâde şöyle der: Allah Teâlâ (c.c.), kulu ve peygamberi Hz. İbrahim´e (a.s) , bütün insanlara haccı ilân etmesi emrini verdiğinde, Hz. İbrahim (a.s) şöyle bir çağrıya başladı:
Ey İnsanlar! Allah Teâlâ (c.c.) bir beyt binâ ettirdi. Onu ziyaret edin!
Allah Teâlâ (c.c.) hacca gelmenin hikmetini ise şöyle beyan etmektedir:
(Gelsinler) ki kendileri için birtakım faydaları görsünler…(Hac/28)
Bazı âlimler bu ibareden hac mevsimindeki faydalar ile âhiretteki ecrin kastedildiğini söylemişlerdir.
Seleften bir âlim, bu yorumu işittiğinde, şöyle demiştir:
Kâbe´nin Rabbine (c.c.) yemin ederim ki haccedenler affolunmuşlardır.
İblis şöyle dedi: O halde beni azdırmana karşılık yemin ederim ki, insanoğullarını saptırmak için muhakkak senin doğru yoluna oturacağım, vesvese verip pusu kuracağım´ (Âraf/16)
Bazı alimler, bu ayetin tefsirinde bu yolun Mekke-i Mükerreme yolu olduğunu, şeytanın bu yolun üzerine oturup, insanları bu yoldan menetmeye çalıştığını söylemişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim fahiş konuşmaksızın, fısk-u fücurda bulunmaksızın Beyt-i ziyaret ederse, annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlardan sıyrılmış olur.
Şeytan, Arefe gününde olduğu gibi, hiçbir günde küçülmüş, zelil olmuş, hakir olmuş ve kızmış görünmez.
Şeytanın bu şekilde görünmesinin hikmeti muhakkak Allah´ın (c.c.) hacılar için, indirdiği rahmeti görmesinden ve Allah´ın (c.c.) büyük günahları affetmesinden dolayıdır.
Bazı günahlara, sadece Arafat dağında vakfeye durmak keffaret olur.
Hz. Peygamber ( s.a.v.) haccın fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:
Mebrur (kabul edilmiş) bir hac, dünya ve dünyadaki şeylerin hepsinden daha hayırlıdır. Mebrur (kabul edilen) haccın karşılığı cennettir.
Hac ve umre niyetiyle (Mekke´ye) gidenler, Allah´ın (c.c.) halkı ve ziyaretçileridir. Eğer onlar, Allah´tan (c.c.) isterlerse, Allah (c.c.) kendilerine isteklerini verir. Eğer dua ederlerse, dualarını kabul eder. Eğer şefaatta bulunurlarsa, şefaatları kabul olunur.
Ehl-i Beyt yoluyla gelen bir müsned hadîste şöyle buyurulur:
Günahça insanların en büyüğü, Arafat dağında vakfeye durduğu halde Allah Teâlâ´nın (c.c.) kendisini affetmediği zannına kapılan kimsedir,
İbn-i Abbas (r.a) Hz. Peygamber´den ( s.a.v.) şöyle rivayet eder:
Bu Beyt´in üzerine Allah´ın (c.c.) her gününde yüzyirmi rahmet inmektedir. Bunların altmışı ziyaretçilere, kırkı namaz kılanlara ve yirmisi de bakanlara taksim olunur.
Beyti çokça tavâf (ziyaret) ediniz. Çünkü kıyâmet gününde hasenât sahifelerinizde göreceğiniz en büyük hasene tavâf´dır.
Kıyâmet gününde göreceğiniz en kârlı amel de budur.
Âdem (a.s) hac yapıp bitirdikten sonra, melekler kendisiyle karşılaştı ve melekler kendisine şöyle dediler: ‘Ey Âdem! Haccın kabul edildi (kabul olsun). Biz senden iki bin sene önceden beri bu beyti ziyaret etmekteyiz’.
Allahu Teâlâ (c.c) her gece yeryüzündeki insanlara bakar. İlk baktığı kimseler Harem-i Şerif’in halkıdır. Harem-i Şerif halkı arasında da ilk önce Mescid-i Haram ehline bakar. Kimi Kâbe’yi ziyaret ederken görürse, onu affeder. Kimi namaz kılarken görürse, onu da affeder. Kimi Kâbe ‘ye doğru ayakta durup bakarken görürse, onu da affeder.
Kabe’nin Fazileti
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur: Allah Teâlâ (c.c.) bu Beyt’ e öyle bir vaad’de bulunmuştur ki, her sene bu Beyt’i altıyüzbin kişi ziyaret eder. Eğer altıyüzbin kişiden az gelirse meleklerle tamamlar.
Kâbe, mahşer gününde telli duvaklı gelin gibi haşr olunur. Kendisini dünyada ziyaret edenlerin hepsi perdelerine yapışmış bir halde beraberinde yürürler. Kâbe kendisi cennete girip onları da beraber cennete sokuncaya kadar yürür.